İran-Türkiyə Münasibətlərində Soyuqluq

Suriya ətrafında yaranmış problemin səbəbi nədir?

Suriya ətrafında yaranmış problemin səbəbi nədir?

Tahran: Yeni bir deste lütfen
http://abna.ir/a/upl.../8/136828_m.jpg
Sözü sağa sola çevirip kafa karıştırmaya gerek yok. Suriye meselesi, Türkiye ve İran arasında ciddi bir rekabet alanıdır. İki ülkenin bu krizi yönetme becerisi, rekabetin çatışmaya dönüşüp dönüşmeyeceğini belirleyecektir. Özeti bu.

Tahran: Yeni bir deste lütfen

Ehlibeyt Haber Ajansı ABNA- PKK’nın sahadaki bir numarası Murat Karayılan’ın İran tarafından yakalandığı haberlerinin bu kadar gürültü koparmasını doğru anlamak gerekiyor. Sırayla gidelim.

Bir: Memleketimiz sınırları dahilinde yaşayıp, İran’ın nasıl bir ülke olduğundan, devlet ve medeniyet geçmişinden, operasyon kabiliyetinden zerre miskal haberi olmayanlar için bu tür durumlar ‘kavrama alanı’ dışında yer almaktadır. Onlar bu bölümde yazıdan ayrılabilirler.

İki: ‘İran Karayılan’ı yakaladı’ haberinin Ankara’da kelimenin tam anlamıyla soğuk duş etkisi yaratması dikkat çekicidir. Bir sorunu yönetme iddiasındaysanız, ilgili tüm aktörleri dikkate almak, ne tür bir müzakere süreci yürütüyorsanız onu büyük devlete yaraşır biçimde yapmak zorundasınız. Oyuncağı elinden alınmış çocuk gibi ağlamak yakışıksızdır.

Üç: Bu yazı devam ederken, Karayılan konusundaki belirsizlik de sürüyordu. Belli ki Tahran, Kürt meselesinde Ankara’nın yumuşak karnının neresi olduğunu bilerek oraya hamle yapıyor ya da istersem yaparım mesajı veriyor. Kabul edelim ki sıkı bir hamle.

Dört: Böylece İran’ın PJAK’a yönelik askeri operasyonunun Türkiye ile birlikte planlanan bir iş olmadığını, aksine Suriye meselesine yönelik bir karşı hamlenin alt yapısı olduğunu görmüş oluyoruz.

Beş: Suriye’ye karşı Türkiye’nin sırtını sıvazlayan güçler, Sünni-Şii çatışması kartına ve de bunun bizdeki karşılığına fazlaca yaslanmış görünüyorlar. İran Şiiliği ya da Suriye Nusayriliği karşısında ülkemizdeki muhafazakar Sünni damarın öfkesinin çabuk yükseleceğini hesaplıyorlar.

Altı: Bu hesap ne yazık ki karşılıksız değil. Yalan yanlış bilgilerle ve provokasyonlarla Sünni-Şii ayrışmasını alevlendirmeye pek hevesli bazı çevreler ülkemizde mevcut.

Yedi: Topraklarımızda milyonlarca Alevi ve sayısı bir milyon civarında tahmin edilen Nusayri kardeşlerimiz yaşıyor. Adım atarken bu gerçeği dikkate almak, krizin derinleştiği anlarda onları yanımızda görmek zorundayız. Biraz tarih lütfen; ama çok satan romanlar üzerinden değil.

Sekiz: Başbakan Tayyip Erdoğan’ı bu mevzularda sağa sola çekiştirmek isteyenler şu ana kadar başarılı olamadılar. Zor bir yolu, sabırla yürümeye çalışıyor hükümet. Bugüne kadar İslam dünyasındaki en ciddi fay hattı olan mezhep kartını kullanmandılar; en doğrusunu yaptılar. Türkiye’nin en büyük avantajı, bu konularda sağduyuyu ve devlet geleneğini temsil eden bir liderliğe sahip olması. Bir başka deyişle Tayyip Erdoğan farkı.

Dokuz: Başbakan’ı önce Arap sokağına oynamakla suçlayanlar, şimdi devrimci olmamakla itham ediyor. Bu coğrafyanın kodlarını alt üst eden biz değiliz. Şimdi bizi cepheye sürmek isteyenler, önce Kraliçe’den hesap sorsunlar.

On: Ben yazının sonuna geldim, Karayılan işi hala belirsiz. Mesele açık. İran, öncelikle Suriye konusunda, ikincisi Kürt meselesinde, daha geniş anlamda uluslararası sistemin kendisine karşı yürüttüğü operasyonlar konusunda meydan okuyor. Karayılan örneği, Tahran’ın istediği zaman eline yeni kartlar alabileceğinin ifadesi. Unutmayalım, İran adam kaçırma operasyonlarıyla bugüne kadar pek çok taktik avantaj elde etti.

Önümüzde giderek derinleşen krizler var. Bunlardan kaçmak ya da gözümüzü kapatıp sırtımızı dönmek imkansız. Hamle yapmadığınız anda üstünlüğünüzü başkasına kaptırıyorsunuz.

Ne tabiat, ne de siyaset boşluk kabul etmiyor.

Nasuhi GÜNGÖR
http://abna.ir/data....ng=10&id=259742