BİSMİLLAH,ƏHLİ_SÜNNƏ ALİMLƏRİNİN GÖRÜŞÜ!!!
1- Bu Hadisin İbn-i Arabî Maliki Tarafından Yorumlanış Şekli:
İbn-i Arabî, Sünen-i Tirmizî'ye yazdığı şerhte şöyle diyor:
Hz. Resulullah'tan (s.a.a) sonra gelecek olan 12 ulu'l-emr ve imam, bizce şunlar olsa gerektir: Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali, Hasan, Muaviye, Yezid, Yezid oğlu Muaviye, Mervan, Mervan oğlu Abdulmelik, Velid, Süleyman, Ömer b. Abdülaziz, Abdulmelik oğlu Yezid, Mervan oğlu Muhamme-d'in oğlu Mervan, Seffah...
İbn-i Arabî bu şekilde sırasıyla bütün zahiri halifelerin adını sayıp gitmekte ve kendi zamanına kadarki 27 Abbasî halifesini de bu rakama eklemeyi ihmal etmemekte, sonra da şöyle yazmaktadır:
Bu isimler arasında ard arda hilâfetin başına geçenleri ayırırsak, 12. kişi Süleyman b. Abdulmelik olur ve böylece on iki sayısı tamamlanır. Ama eğer gerçek anlamda Hz. Re-sulullah'ın (s.a.a) halifeleri ve bu isimler arasında hakiki i-mamların kim olduğuna bakarsak, ancak beş kişiyi buluruz: İlk dört halife ve Ömer b. Abdülaziz!
İbn-i Arabî, yukarıdaki ifadelerle sözünü tamamladıktan sonra açıkça şu cümleyi eklemektedir: "İşin doğrusu, ben bu hadisin anlamını çıkaramadım!!"[1][1]
2- Kadı İyaz Nasıl Yorumlamış?:
Ehl-i Sünnet’in tanınmış alimlerinden Kadı İyaz, Hz. Peygamber'in (s.a.a) halifelerinin sayısının 12'den fazla olduğunu iddia ederek şöyle der:
Bu teoriye karşı çıkılamaz. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.a) "Halifelerim 12'dir." demiş; ama "12'den daha fazla olmayacak." da dememiştir! Bu 12 kişinin halifelik makamına geçmiş olduklarından hiç şüphe yoktur; ama bu durum, sayılarının daha fazla olamayacağı anlamına da gelmez!!”[2][2]
3- Tanınmış ulemadan bir diğeri, yani İmam Suyûtî ise şöyle der:
Hz. Resulullah'ın (s.a.a) bu hadisinde kastedilen şey; ard arda gelmemiş olsalar da, İslâm'ın bâki kaldığı sürece, yani kıyamete kadarki zaman sürecinde, hakkın ihkakı için kıyam edecek olan gerçek halifelerdir.
Suyûtî ise şöyle devam eder:
“Peygamber'in (s.a.a) sözünü ettiği 12 halifenin dördü, ilk dört halifedir; onlardan sonra Resulullah'ın (s.a.a) halifeleri sırasıyla şunlardır: Hasan, Muaviye, Abdullah b. Zübeyir, Ömer b. Abdülaziz; buraya kadar 8 kişi olmuş olur. Abbasî halifeleri arasında Emevîlerin Ömer b. Abdülaziz'i gibi olan Abbâsî halifesi Mehdi'yi de sayar, adil ve dürüst bir insan olan Abbasî halifesi Tahir'i de buna eklersek on kişi olurlar, böylece 2 kişi kalmış olur; onların da zuhur etmesini beklemek gerekiyor. Bunlardan biri, şüphesiz Hz. Resulullah'ın (s.a.a) Ehlibeyt'inin Mehdi'sidir.”[3][3]
4- İbn-i Hacer Askalani de, Fethu'l-Bâri adlı tanınmış eserinde şöyle yazar:
“Bu 12 imamdan dördü, ilk dört halifedir ki onlar ortaya çıkmıştır zaten; geriye kalan sekizi de -herhalde- kıyamete kadar zuhur eder!”[4][4]
5- Ehlisünnet'in bir diğer tanınmış âlimi İbn-i Cevzî biraz daha açıklama yoluna giderek şöyle der:
“Bu hadiste geçen "...sonra da kargaşa ve anarşi hüküm sürecek." buyruğundan maksat, Deccal'in hurucu ve benzeri gibi kıyametin yaklaştığına delâlet eden ahir zaman fitne ve alametleridir.”[5][5]
6- Ve yine şöyle denilmiştir:
“Bu hadisten maksat, İslâm'ın iktidarda bulunduğu en görkemli ve en güçlü çağlarında, başta bulunacak olan 12 halifedir ki onların zamanında İslâm güç ve iktidarın doruğunda olacak ve herkes onların halifeliğini onaylayacaktır.”[6][6]
7- Beyhakî'nin Bu Hadis Hakkında Görüşü:
Ehl-i Sünnet’in tanınmış ulemasından Beyhakî'nin bu hadisle ilgili görüşü şöyledir:
“Söz konusu hadiste kullanılan sıfata binaen, bu sayıda halife, Abdulmelik Mervan'ın torunu Velid b. Yezid'e kadar işbaşına geçmiş olanlardır. Çünkü Velid'den sonra ortalık karışmış ve Abbasîler Devleti kuruluncaya kadar her tarafta anarşi hüküm sürmüştür. Ancak, söz konusu halifelerin özellikleri nazara alınmaksızın bu kargaşa döneminden sonra başa geçen halifeler de göz önünde bulundurulursa sayıları, hadiste geçen 12 sayısından daha fazla olacaktır.”[7][7]
8- Bir diğer görüş de şöyledir:
“Söz konusu halifelerin kimler olduğu hususunda ittifakla kabul görenler şunlardır: İlk üç halife, yani Ebu Bekir, Ömer ve Osman, sonra da Sıffin Savaşı'ndaki "Hakemiyet Ha-disesi" vuku buluncaya kadar Ali'dir. Çünkü bu olayda Mua-viye halifelik iddiasında bulunmuştur. Hz. Hasan, Muaviye ile barıştıktan sonra Muaviye'nin ve ondan sonra da Yezi-d'in halife olduğu hususunda icma olmuştur. Çünkü Hüseyin (a.s.) halifeliğe geçmeden öldürülmüştür. Yezid öldükten sonra ise, halifelik konusunda ihtilâf başlamış ve Zübe-yir oğlu Abdullah'ın öldürülüşünden sonra halk Mervan oğ-lu Abdulmelik'in halifeliği konusunda icma etmiş, ondan sonra da dört oğlu Velid, Süleyman, Yezid ve Hişâm'ın -ki Ömer b. Abdülaziz'in başa geçmesi Süleyman'la Yezid ikti-darı arasındaki kısa bir döneme rastlar- halife olması konusunda icmaya varılmıştır. Bunların on ikincisi Velid b. Yezid b. Abdulmelik'tir ki o da Hişâm'dan sonra halife olmuş, dört yıl iktidarı elinde bulundurmuş, hilâfeti hususunda icma edilmiştir!!!”[8][8]
Dolayısıyla bu on iki kişinin hilâfeti sahihtir; çünkü Müslümanlar bu konuda icma etmiş, Resulullah (s.a.a) da Müslümanlara onların hilâfete geçip İslâm dinini halka aktaracaklarını müjdelemiştir! Evet, İbn-i Hacer bu görüşe katılmakta ve "Söz konusu hadisi açıklayan en doğru yorum budur." demektedir!
9- İbn-i Kesir'in Görüşü:
Bu hadisin yorumu konusunda Beyhakî'nin öne sürmüş olduğu ve Hz. Resulullah'ın (s.a.a) ard arda gelen halifeleri olarak buyrulan zevatın fâsık Velid b. Yezid b. Abdulmelik'e kadar sırasıyla halifelik tahtına oturan halifeler olduğu yolunda bu görüşü destekleyen bazı âlimlerin görüşü, gerçekte son derece yanlış, tarihî ve akidevî gerçeklerle hiç de bağdaşmayan tutarsızlıklarla doludur. Dahası, onun 12. hak halife olarak gösterdiği Velid b. Yezid'in ahlâkî ve akidevî fesatları ve dinî düşüncesindeki fâsıklık ve bozulmalar, daha önce değindiğimiz bütün kaynak kitaplarda yazılıdır. Kaldı ki Velid b. Yezid b. Abdulmelik'e kadar ard arda hilâfete geçen halifelerin sayısı 12'den fazladır. Çünkü: Evvelâ "hulefa-i ra-şidin", yani Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali'nin hilâfette bulundukları bir gerçek, böylece 4 halife oluyor. Sonra da Hasan (a.s.) halife oldu, çünkü Hz. Ali kendisinden sonra halife olarak ona biat edilmesi vasiyetinde bulunmuştu, bu nedenle de Irak halkı Hz. Hasa-n'a (a.s.) biat etti... Nihayet onunla Muaviye barıştı ve Muaviye halife oldu; Muaviye'den sonra oğlu Yezid, ondan sonra da Yezid'in oğlu Muaviye, ardından sırasıyla Mervan b. Hakem, onun oğlu Ab-dulmelik b. Mervan, Velid b. Abdulmelik, Süleyman b. Abdulmelik, Ömer b. Abdülaziz, Yezid b. Abdulmelik, Abdulmelik'in oğlu Hişâm halife oldu ki buraya kadar 15 kişi olmaktadır; daha sonra Velid b. Yezid b. Abdulmelik ve eğer Abdulmelik'ten önce iktidarda bulunmuş olan Zübeyir oğlu Abdullah'ı da sayacak olursak bu rakam 16 olacaktır!
Bu halifelerin ard arda 12'ye kadar sayılması hâlinde ise sıra Ömer b. Abdülaziz'e gelmeden 12 rakamı tamamlanmakta ve o zaman da neticede meselâ Muaviye oğlu Yezid pekalâ "Peygamber'in hak halifeleri"nden sayılabiliyorken, bütün hadis imamlarının saygı ve övgüyle andığı ve çoğu yerde "hulefa-i raşidine" denk sayılan halkın, adaletinde icmâ ettiği, hilâfeti dönemi en adaletli dönem bilinen ve hatta bu özelliği Rafizîler tarafından da itiraf edilen Ömer b. Abdülaziz bu grubun dışında bırakılarak Hz. Peygamber'in (s.a.a) hadis-i şerifinde buyurmuş olduğu halifeler grubunun içine dahil edilememektedir!
Ne var ki Beyhakî "biz sadece hakkında ümmetin icma etmiş olduğu halifeleri tanıyoruz." diyecek olsa bile yukarıdaki ifadeleriyle yine çelişecek ve bu durumda Hz. Ali'yle oğlu Hasan'ın bu halifeler listesinden çıkarılması gerekecektir; çünkü Şam halkının tamamı bu iki halifeyi halife olarak tanımış ve onlara biatte bulunmuş değildi.
Beyhakî daha sonra şöyle diyor: “Bazı âlimler Muaviye'yle onun oğlu Yezid'i ve Yezid'in oğlu Muaviye'yi de bu gruba katmakta, ama Mervan b. Hakem'le Zübeyir oğlu Abdullah'ı bu gruba katmayarak "ümmetin tamamı onlara biat etmiş değildi, muhalifleri de vardı." demektedirler. Bu durumda sadece şu halifelerin Hz. Resulullah'ın (s.a.a) hak halifeleri olduğunu söylemek gerekir: Ebu Bekir, Ömer, Osman, Muaviye, Yezid, Abdulmelik b. Mervan, Velid b. Süleyman, Ömer b. Abdülaziz, Yezid ve Hişâm! Buraya kadar on kişi oluyor; bunlardan sonra, fâsık ve ahlâksız bir adam olan Velid b. Yezid b. Abdulmelik gelmektedir ki Ebu Talib oğlu Ali'yle, onun oğlu Hasan'ın bu gruba dahil olmaması gerekir [çünkü aksi durumda on iki sayısını geçiyor] ki bu da Ehlisünnet ve Şia ulemasının görüşüne aykırıdır.”[9][9]
10- İbn-i Cevzî'nin Görüşü:
İbn-i Cevzî, Keşfu'l-Müşkil adlı eserinde bu müşkülün halli için iki yol öne sürmekte ve şöyle demektedir:
a) “Hz. Resulullah'ın (s.a.a) maksadı kendisinden ve ashabından sonrasıdır. Çünkü onun ashabı da tıpkı kendisi gibidir. Binaenaleyh Peygamber (s.a.a) aslında ashabından sonra iş başına gelecek olan halifelerden bahsetmiş olmaktadır! Öte yandan, o bilhassa Emevî halifelerini kastediyor olsa gerektir; çünkü "onlar var oldukça dine zeval gelmeyecek..." buyurmaktadır ki bununla da hükümet ve devletin, onların iktidarı boyunca güçlü bir şekilde süreceğini, onlardan sonra ortalığın karışarak günden güne durumun daha vahim bir hal alacağını buyurmak istemektedir. Bu esasa göre söz konusu halifelerin Emevî soyundan gelen ilki, Muaviye'nin oğlu Yezid ve sonuncusu da Mervan-ı Hımâr olsa gerektir ki toplam 13 kişi olmaktadırlar.
Osman, Muaviye ve Zübeyir'in oğlu Abdullah, sahabeden sayıldıkları için bu sıralamada yer alamamışlardır! Mervan b. Hakem de, bir yandan sahabeliği tartışılır olduğu, bir yandan da halifeliğinde bütün halkın icma ettiği Zübeyir oğlu Abdullah'ı zorla ve cebren saf dışı bırakmak suretiyle halifelik tahtına oturmuş olduğu için bu gruba dahil edilemeyecektir. Bilhassa iktidarın Emevîlerden Abbasîlere geçmesiyle birlikte kargaşa ve anarşi başlamış, derken Abbasîler daha sonra duruma hâkim olmuş, ama bu sefer de her alanda köklü değişiklikler olmuştur.”[10][10]
İbn-i Hacer, İbn-i Cevzî'nin bu mantık mukayeselerinin tamamen geçersiz ve batıl olduğunu söylemekte ve tanınmış eseri Fethu'l-Bâri de bu tür istidlalde bulunmayı reddetmektedir.
B ) İbn-i Cevzî'nin 2. görüşü, Ebu'l-Hasan Münadi'nin el-Mehdi adlı kitabına dair izlenimleridir. Şöyle diyor İbn-i Cevzî:
“Bu 12 kişinin, Mehdi'nin zuhurundan sonra, ahir zaman-da zuhur edip iktidarı ele geçirmeleri de pekalâ muhtemeldir. Çünkü ben, Danyal'ın kitabında Mehdi'nin ölümünden sonra Sıbt-ı Ekber'in torunlarından beş kişi, onlardan sonra da Sıbt-ı Asgar'ın torunlarından beş kişinin iktidara geçeceğini ve halife olacağını okudum. Sıbt-ı Asgar'ın (İmam Hüseyin'in) oğullarının sonuncusu, kendisinden sonra halifeliği Sıbt-ı Ekber'in (İmam Hasan'ın) evlâtlarından olan birine bırakacak, ondan sonra da onun oğlu halife olacak ve böylece sayıları toplam 12 kişiyi bulacaktır ki bunların hepsi Mehdi'dirler"!!!
Evet, yukarıdaki düşüncelerin sahibi, bir başka yerde de şöyle diyecektir:
“Mehdi'den sonra 12 kişinin iktidar dönemi başlayacaktır. Bunların altısı İmam Hasan'ın, beşi İmam Hüseyin'in evlâtlarından olacak, on ikincinin ise bunlarla hiçbir akrabalığı bulunmayacaktır. İşte bu on ikinci halifenin ölümünden son-ra kâinat yok olacaktır!
İbn-i Hacer es-Savâik adlı eserinde bu görüşü şiddetle eleştirmekte ve şöyle yazmaktadır:
Bu, tamamen hayalî ve asılsız bir rivayettir, bu rivayete istinat edilemez!”[11][11]
11- Diğerlerinin Görüşü:
Bir grup demiştir ki, bu hadis-i şerifte Hz. Resulullah (s.a.a) e-fendimiz büyük bir ihtimalle kendilerinden sonra vuku bulacak şaşırtıcı olaylarla fitneleri haber vermektedir. Ondan sonra insanlar gruplaşacak ve her grup belli bir adamın emri ve komutası altında toplanacaktır. Yani aynı anda 12 kişi bu ümmete imamlıkta ve emirlikte bulunacaktır! Eğer Hz. Resulullah (s.a.a) efendimizin maksadı bundan başka bir şey olmuş olsaydı şöyle buyurmaları gerekirdi: "Benden sonra 12 kişi gelecek, iktidara geçecek ve şöyle şöyle yönetimde bulunacaklardır." O, böyle buyurmadığına göre, şöyle demek istemektedir: "Bu 12 kişi birlikte ve aynı zamanda yönetimin başına geçeceklerdir!!"[12][12]
Ve yine demişlerdir ki: "Böyle bir durum hicretin 5. yüzyılında vuku bulmuştur. Sadece Endülüs'te aynı zamanda 6 kişi çeşitli yerlerde yönetimin başına geçmiş ve her biri de kendisinin halife olduğunu söylemiştir."
Oysa ki, yukarıda bahsi geçen zevatın halifelik iddiasında bulunduğu sırada Mısır'da bir yönetici ve Bağdat'ta da Abbasî halifesi vardı; kezâ yine o günlerde İslâm topraklarının çeşitli noktalarında yine halifelik iddiasında bulunan daha birçok Alevî, hatta Haricî de vardı!”[13][13]
İbn-i Hacer -bu görüşü de çürütmekte ve- şöyle demektedir:
"Bu, hadis bilimi denilen şeyden; Buharî'deki rivayetlerin özetini çıkarmaktan başka şey bilmeyen birinin öne sürebileceği ham bir görüştür!"
Daha sonra İbn-i Hacer şöyle eklemektedir: "İslâm beldelerinde aynı zamanda birkaç halifenin bulunması demek, İslâm ümmetinin parça parça olması demektir ki, Hz. Resulullah'ın (s.a.a) bu hadisini böyle yorumlamak kesinlikle doğru değildir."
--------------------------------------------------------------------------------
[1][1]- İbn Arabî'nin Sünen-i Tirmizî Şerhi, c.9, s.68, 69.
[2][2]- Sahih-i Müslim'e Nevevî Şerhi, c.12, s.201, 202 ve Fethu'l-Bârî, c.16, s. 339'daki söz onundur ve s.341'de de bunu tekrarlamaktadır.
[3][3]- İbn Hacer'in es-Savaiku'l-Muhrika'sı, s.19; Suyutî'nin Tarihu'l-Hulefa'-sı, s.12. Bu yorumun doğru kabul edilmesi, Ehlisünnet ve Hilâfet Ekolü yanlılarının biri Mehdi olan iki imamın zuhurunu bekledikleri manasına gelir. Şia ise sadece bir imamın zuhurunu beklemektedir!
[4][4]- Fethu'l-Bârî, c.16, s.341; Suyutî'nin Tarihu'l-Hulefa'sı, s.12.
[5][5]- Fethu'l-Bârî, c.16, s.341; Tarihu'l-Hulefâ, Suyutî, s.12.
[6][6]- Nevevî, Sahih-i Müslim'e yazdığı şerhin c.12, s.202-203'ünde buna değinmekte ve aynı mevzuu İbn Hacer de Fethu'l-Bârî'de, c.16, s.338 ve 341'de ve Suyutî de Tarihu'l-Hulefâ'sında, s.10'da yazmışlardır.
[7][7]- Tarih-i İbn Kesir, c.6, s.249'da Beyhâkî'den rivayetle.
[8][8]- Tarihu'l-Hulefa, Suyutî, s.11; es-Savaiku'l-Muhrika, İbn Hacer, s.19; Fethu'l-Bârî, c.16, s.341
[9][9]- Tarih-i İbn Kesir, c.6, s.249, 250.
[10][10]- Fethu'l-Bârî, c.16, s.340, Keşfu'l-Müşkül kitabında İbn Cevzî'den naklen
[11][11]- Fethu'l-Bârî, c.16, s.341; es-Savaiku'l-Muhrika, İbn Hacer, s.19.
[12][12]- Fethu'l-Bârî, c.16, s.338.
[13][13]- Nevevî Şerhi, c.12, s.202; Fethu'l-Bârî, c.16, s.339; biz Fetu'l-Barî'den naklettik.
forumda uzun kopipeystlər qadağandır.
Сообщение отредактировал al-Fath: 09 июля 2011 - 16:24