Перейти к содержимому


nureddin mustecebud-devee

Регистрация: 28 сен 2009
Offline Активность: 02 окт 2009 21:18

Мои сообщения

В теме: Mütə haqqında mübahisə

01 октября 2009 - 11:39

Mütayı Hazret-i Ömer yasak etmedi, Resulullahın yasak ettiğini, Onun yasakladığı şeyi yaptırmayacağını söyledi. Eshab-ı kiramın hepsi, halifenin bu sözünü destekledi. Hiçbiri buna muhalefet etmedi ve icma hasıl oldu. Şimdi mütanın ne olduğuna, dinimizdeki yerine bakalım:


salam aleykum. sevgili qardaşım əvvəlcə bunu bil ki, bir yazı yazıldıqda ona mütləq qaynaq verilməlidir. əks halda yazı dəyərsiz olur. indi isə keçək əsas mövzuya ki, bu mövzu mütəni kimin - Rəsulullahın (s.ə.a) yoxsa Ömərin - qadağan etməsi mövzusudur. bu mövzuda şiə həm fikirdir. sünnilərə gəldikdə isə əlbəttəki sünnü uləma Öməri təmizə çıxarmaq üçün yalan hədilsər uydurubdur. Xüsusən şiənin iddiasını çürütmək üçün bu hədislərin bəzisini Hz. imam Əlinin (ə) adına çıxıblar ki, şiəyə qarşı dəlil olsun. ancaq uləma türklər demişkən bəzi yerlərdə açık vermişdir. indi biz bunları qeyd edəcəyik. əvvəlcə hədislər:

Bize Hasan El-Huîvâni rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Afc-dürrezzâk rivayet etti. (Dedi ki) : Bize İbni Cüreyc haber verdi. (Dedi ki) : Ata' şunu söyledi: Câbir b. Abdillah Umre yaparak geldi. Biz de evinde onun yanına vardık. Derken cemaat ona bazı şeyler sordular. Sonra mût'a'dan söz açtılar. Câbir: «Evet, Resûlüliah (s.a.a) ile Ebû Bekir ve Ömer zamanlarında biz mût'a yaptık.» dedi. (qaynaq: səhihi müslüm, nigah kitabı, mütə nigahı babı, hədis 15 (1405))

Bana Mulıammed b. Rafi' rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Abdürrezzâk rivayet etti. (Dedi ki) : Bize İbni Cüreyc haber verdi. (Dedi ki) : Bana Ebu'z-Zübeyr haber verdi. (Dedi ki) : Câbir b. Abdillâh'ı şunu söylerken işittim. Biz Resûlüllah (s.a.a) ile Ebû Bekir devirlerinde bir avuç kuru hurma ve un mukabilinde birkaç gün­lüğüne mût'a yapardık. Nihayet Amr b. Hureys hâdisesinde Ömer bundan nehyetti. (qaynaq: səhihi müslüm, nigah kitabı, mütə nigahı babı, hədis 16 (1405))

Bize Hâmid b. Ömer E!-Bekrâvî rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Abdülvâhid yâni İbni Ziyâd, Âsım'dan, o da Ebû Nadrâ'dan naklen rivayet eyledi. (Demiş ki) : Câbİr b. Afcdillah'm yanındaydım. Ona biri gelerek: îbni Abbâs ile İbni Zübeyr iki mût'a hakkında ihtilâf ettiîer, dedi. Bunun üzerine Câbir şunu söyledi : «Biz bunları Resûîüllah (s.a.a) zamanında yaptık. Sonra Ömer onlardan bizi nehyetti. (qaynaq: səhihi müslüm, nigah kitabı, mütə nigahı babı, hədis 17 (1405))

belə düşünürəm ki, bunlar kifayətdir. əgər mənim yazdıqlarıma inanmırsansa buyur burdan bax: http://www.darulkita...if/indexana.htm

Müta, dört mezhepte de haramdır, bâtıldır. Müta, şahitsiz olarak bir kadına belli para verip, belli zaman için [mesela bir saat, bir gün, on sene] beraber yaşamayı sözleşmek demektir. Mütanın haram olduğunu bütün Ehl-i sünnet âlimleri icma ile bildirdi. (Mizan-ül-kübra, İbni Abidin)


mən başa düşmürəm siz Abdullah ibni Abbası, Abdullah ibni Məsudu, Cabir ibni Abdullahı ® İslam alimi qəbul etmirsiniz? əgər qəbul edirsinizsə bəs onlardan nəql olunan hədislər necə? hədisləridə keçək ibni Abbasın ® bu fətvasına nə deyəcəksən?

Bana Harmeletû'bnû Yahya rivayet etti. (Dedi ki) : Bize İbni Vehb haber verdi. (Dedi ki) : Bana Yûnus haber verdi, İbni Şihâb şöyle demiş : Bana Urvetü'bnü Zûbeyr haber verdi ki, Abdullah b. Zü-beyr Mekke'de ayağa kalkmış ve ibni Abbasa ta'rizde bulunarak : «Şübhesiz ki, bazı insanların Allah gözlerini kör ettiği gibi, kalblerini de kör etmiş. Nikâhı mût'a'ya fetva veriyorlar.» demiş. Bunun üzerine İbni Abbas kendisine nida ederek: «Sen hakikaten kaba saba bir adamsın. Ömrüme yemin ederim ki, mût'a imâmül-müttekin zamanında yapılırdı.» demiş. Bununla Resûlüllahı (s.a.a) kasdetmiş. İbni Zübeyr ona şu mukabelede bulunmuş. Öyle ise kendini bir dene. Vallahi sen bunu yaparsan seni taşlarınla recm ederim.

Mütanın haram edildiğini bildiren hadis-i şerif, Buhari, Müslim, Tirmizi ve Muvatta’da yazılıdır. Bunu haber verenlerden biri de Hazret-i Ali’dir. İbni Sebecilerin, müta için Hazret-i Ömer’in ictihadı demeleri de, çok yanlıştır. Çünkü, Eshab-ı kiramdan hiçbiri buna muhalefet etmedi ve icma hasıl oldu. Fetava-yi Hindiyye’de diyor ki: (Ücret karşılığı zina yapan fahişeye [genel evdeki kadına], İmam-ı a’zama göre had vurulmaz. İkisi de şiddetli tazir olunur ve tevbe edinceye kadar hapis olunur. İmameyne göre, ikisine de had cezası yapılır. Müta yapana da fahişe gibi had vurulmaz.) Fakat zinanın had cezası yapılmayan kısımları da haramdır. (Berika)


hədislərin uydurma olduğunu 3 xüsus açıq şəkildə göstərir:
1. hədislərin bir bir ilə uyğun gəlməməsi. beləki hədislərin bəzisi deyir ki mütə Xeybərdə, bəzisi Fəth günündə, bəzisi Vida həccində, bəzisi evtas gəzvəsində haaram olub.
2. buna muxalif olan sünnü və şiə hədislər
3. Ömərin öz sözü. beləki Ömər deyir: "Hz. Peygamber (s.a.s) zamanında iki türlü mut'a vardı. Ben bunları yasaklıyorum. Bunlara karşılık ceza vereceğim." (Təfsiri Fəxri razi, Nisa surəsi 24-cü ayənin təfsiri). istəyən buradan baxa bilər: http://www.multimedi...004/4-razi2.htm

Tefsir ve fıkıh kitapları diyor ki: Nisa suresinin (İstimta ettiğiniz kadınların ücretini verin) mealindeki 24. âyeti, müta için değil, nikahtaki mehir parasını vermek içindir. Beydavi tefsiri bu âyeti açıklarken buyuruyor ki: (Bu âyet, sahih olan nikahı bildiriyor, mütayı bildirmiyor. Mehir parasını emrediyor. Müta, önce mubahtı, sonra yasak edildi.) [Şeyhzade tefsiri c.2, s.26]


əvvəlcə siz deyin biz də bilək siz icmanı qəbul edirsiniz? əgər hə desəniz onda mən deyirəm bəs bu icmanı necə?

Ebu Sevr der ki: Bu âyet-i kerime muhkemdir. Boşanan her kadın için mut'a vardır. ez-Zührî de böyle demiştir. ez-Zührî: Hatta kocası tarafından boşanan cariye için dahi bu bir haktır, der. Said b. Cübeyr de böyle demiştir: Boşanan her kadın için mut'a vardır. Bu, Şafiî'nin bu âyet-i kerime ile ilgili iki görüşünden birisidir. Malik der ki: Boşanmış her kadının -ister iki talâk ile ister bir talâk ile boşanmış olsun, ister onunla gerdeğe girilmiş olsun ister girilmemiş olsun, ister mehrini tayin etmiş olsun ister etmemiş olsun- mut'a hakkı vardır. Bundan tek istisna mehri tesbit edilmiş olup kendisiyle gerdeğe girmeden önce boşanan kadındır. Böylesine mehrin yarısı yeterlidir. Şayet bu kadın için me-hir de tesbit edilmemiş ise, o takdirde mehr-i misilden daha az veya daha çok olsun mut'a hakkı vardır. Bu mut'anın da bir sınırı yoktur. Malik'ten bu görüşü İbnu'l-Kasım nakletmiştir.

ardı gələcək inşallah

В теме: Əhli-sünnə "Səhih" kitablarından hədisl...

30 сентября 2009 - 11:22

ay sünnü qardaşlar xüsusən aykutcuq nə oldu beyem bunlar sizin sihahlardan deyil? bir cavab verin də? bunlar səhihdir mi? əgər səhih deyilsə səhih kitabda nə gəzir?

В теме: Arxadan ilişki

29 сентября 2009 - 22:15

Aykut555
sənə indi sübut gətirim gör şeytan firqəsi kimdir. bax bunlar sənin 4 imamının fətvalarıdır. oxuyanda onların sapık olduğunu biləcəksən

əvvəlcə "imamı Azam":


Ebu Hanife'ye göre eğer bir insan karşı tarafın, kendi annesi, kız kardeşi, teyzesi ve halası gibi mahremi olduğunu bildiği halde, bilinçli olarak, nikah kıyarak onunla cinsel ilişkiye girerse, ona şer'i had uygulanmaz, sadece azarlanarak kırk kırbacın altında bir cezayla cezalandırılır. Ayrıca bu ilişkiden bir çocuk dünyaya gelirse de bu çocuk zina zade hesap olmaz, babasına intisap edilir ve bu arada bu ilişkiden dolayı ilişkiye girdiği annesi gibi mahremine mehir bedelini de ödemesi icap eder. (Elfıkh-ü Ala Mezhebil Arbaa (Dört mezhebe göre fıkıh) Ceziri'nin c. 5, s. 124; El-Muğni, İbn-i Kudame'nin, c. 10, s. 149; el-Muhalle İbn-i Hazm'in c. 11, s. 252; Şerhü Meanil Asar, Ahmed bin Muhammed bin Seleme et-Tehavi'nin, Hudud Kitabı, Annesi veya mahremiyle ilişkiye giren kimsenin hükmü bölümü; el-Lübab fi Şerhül-Kitab Abdulgani el-Ğüneymi ed-Dimeşki'nin Kitabül Hudud bölümü)

Ebu Hanife ve Şafii'ye göre eğer bir kimse, süt annesini veya süt kız kardeşini köle olarak satın alır ve onlarla cinsel ilişkiye girerse, ona had uygulanmaz, çünkü onları köle olarak satın almıştır ve mülkiyet hakkı doğmuştur ve bundan dolayı onlarla cinsel ilişkiye girmeye hak kazanmış olabileceği ihtimaline binaen bu ilişkiye girmiş olabilir ve dolayısıyla da ona had uygulanmaz. Malik ise, alanı daha da genişleterek, kardeş kızları, teyza, hala ve üvey anne ve gelin gibi mahremler için de aynı hükmün geçerli olduğunu kaydediyor. Ehlisünnetin büyük müçtehitlerinden olan Nevevi ise, süt annesi gibi mahrem bir yana, hatta sahih görüşe göre, soy açısından mahremi olan birisini köle olarak satın alıp cinsel ilişkiye giren kimseye dahi had uygulanamaz diyor. (El-Muğni ibn-i Kudame'nin c. 10, s. 155; el- Mahalle, İbn-i Hazm'ın c. 11, s. 252-255; Hilyetül Ulame, c. 8, s. 30, el-Mecmu; Nevevi'nin c. 20, s. 20, el-Muhazzeb, c. 2, s. 268, c. 3, s. 334)

Ebu Hanife'ye göre eğer bir kimse bir kadını temizlik yapmak, terzilik yapmak, ekmek pişirmek ve benzeri bir iş için kiralar, ardından da ona tecavüz ederse, bundan dolayı o kimseye had uygulanmaz ve bundan doğan çocuk zina zade sayılmaz ve babasına intisap edilir (El-Muğni ibn-i Kudame'nin c. 10, s. 187, El-Muhalle İbn-i Hazm'in c. 11, s. 250-382, Hilyetül-Ulame, c. 8, s. 15, el-Mebsut, c. 9, s. 85; Tebyinül-Hekaik, c. 3, s. 184; Haüşiyetü Reddil-Muhtar, c. 4, s. 29; el-Mecmu, c. 20, s. 25; Şerhül-Kebir, c. 10, s. 183; Bidayetül-Müctehit, c. 2, s. 425)

Ebu Hanife'ye göre eğer bir kimse bir kadına kendisiyle zina etmek için bir ücret öder ve herhangi bir nikah akdi okumadan onunla zina ederse, bu kimseye kesinlikle had uygulanmaz. Çünkü verdiği ücret karşılığında onunla zina etmesi bir çeşit mehir bedeli sayılır. (El-Muhalla İbn-i Hazm'in, c. 12, s. 196; Şerhu Meanil-Asar Tahavi'nin, c.3, s. 149; Ahkamül-Kuran Cessas'ın c, 2, s. 187; El-Havil-Kebir, Maverdi'nin c. 13, s. 217; - Mebsut, c. 9, s. 58, 61, 85; el-Lübab, c. 3, s. 83; el-Hidaye, c. 4, s. 147; Tebyinül-Hakaik, c. 3, s. 179; Bedayiüs-Sanayi, c, 7, s. 35; Şerhü Fethül-Kadir, c. 4, s. 147)

indi əsil sapık kimdir aydın oldu. bundan da maraqlı fətvalar yaza bilərəm ama sən fikirləş Əbu Nənifə bunları deyirsə gör o biriləri nələr deyir. istəyirsənsə sənə e-mail olaraq yaza bilərəm. imam Xomeynidən ® gətidiyin fətvanın cavabı isə budur:

İmam Humeyni rehmetullahı aleyhi'nin böyle bir fetvası vardır. O, bazılarını aşağıda Ehlisünnet kaynaklarından nakledeceğimiz konuyla ilgili delillerde de göreceğimiz üzere, kendi içtihadi kanaatince muteber gördüğü bir takım delillere dayanarak, bir zaruret hükmü olarak böyle bir fetva vermiştir. Ama bu onun bir müçtehit olarak kendi şahsi fetvasıdır. Ehlibeyt ekolunda onlarca müçtehit ise hem geçmiş asırlarda hem de şimdiki asırda onun bu görüşünü kabul etmemiş ve onlar da kendilerince muteber gördükleri delillere dayanarak bunun şiddetli mekruhluktan öte, büsbütün haram olduğu fetvasını vermişlerdir. Bunlardan birisi, İmam Hümeyni ile aynı asırda yaşayan, Şia ekolunun en büyük müçtehitlerinden birisi olan Ayetullah Uzma Külbeykanı'dır. O, bu eylemin büsbütün haram olduğu fetvasını vermiştir. Buna göre Şia ekolunda konu üzerinde iki farklı fetva vardır. Şia ekolü müçtehitlerinin büyük bir bölümü bunun haram olduğuna fetva verirken, İmam Humeyni gibi, bazıları ise, getirilen delillerin kesin haramlığı değil de, harama yakın şiddetli mekruhluğu ispat edebilecek nitelikte olduğu kanaatine varmış ve bu doğrultuda fetva vermiştir. Bu, Ehlibeyt ekolü müçtehitlerinin konu üzerindeki değerlendirmeleridir.
Ama şimdi gelelim Ehlisünnet ekolunun konu üzerindeki görüşlerine;

Malik şöyle demiştir: "Ben gördüğüm, dinimde kendisini örnek aldığım hiçbir kimsenin, bunun helal olduğundan şüphe duyduğunu görmedim." (Abdullah bin Kudame el Mukaddesi el-Hanbeli "El-Muğni Fi Fikhi el-İmam Ehmed bin Hanbel", Nikah kitabı, Kadına makattan yaklaşmanın hükmü babı)

"Makattan yaklaşmak asla caiz değildir. Ne kadına ne de başkasına. Kadından başkasına gelince, bu konuda kesin icma vardır. Kadına gelince, bu konuda ihtilaf edilmiştir. İbni Ömer ve Nafi'den bu konuda farklı görüşler gelmiştir…. Kendi senediyle İbn-i Kasim'den naklen demiştir ki: "Malik bana şöyle dedi: "Ben tanıklık ederim ki, o bana Said bin Yasar'den şöyle nakletti: O İbn-i Ömer'e bu konuyu sordu, İbn-i Ömer de bunda bir sakınca yoktur" dedi. Bu hadisi, Nesai de Süne-i Kübra isimli kitabında rivayet etmiştir. (c.5/315) (Şehabuddin Mahmud El-Alusi eş-Şafii "El-Muhalla", Nikah bölümünün 1905. meselesi)

"Ashabımızın bazısı bunun (kadına makattan yaklaşmanın) helal olduğuna kail olurken bazısı da haram olduğuna kail olmuştur. Ben ise buna ruhsat vermiyor, aksine nehyediyorum. Ancak rivayet olur ki, Malik'a bu konu sorulunca; "Ben şimdi bundan dolayı gusül almış bulunuyorum" diye cevap vermiştir." (Muhyiddin Nevevi, "el-Mecmu")

"İshak bin Rahvuye kendi Müsnedinde ve tefsirinde ve keza Buhari ve İbn-i Cerir de Nafi'den şöyle dediğini tahriç etmişlerdir: "Bir gün ben "Kadınlarınız sizin tarlanınızdır, tarlanıza istediğiniz yerden varın…" ayetini okudum. İbn-i Ömer bana dedi ki: "Bu ayetin neyin hakkında nazil olduğunu biliyor musun?" Ben: "Hayir" dedim. O dedi ki: "Bu ayet kadınlara maktattan yaklaşmak konusunda inmiştir." (Suyuti "ed-Dürrül-Mensur")

В теме: Əhzab:33

29 сентября 2009 - 11:23

onda de gorum aye ahli sunnenin nezerinde neye gore nazil olub ve KUM wekilcisi o eyede neyi bildirir?

Əhli beytlə qəsd Rasulullahın ailəsi və zövcələridir.Bu görüşü Dahhak söyləmişdir.Zəccacdan rəvayət olunduğuna görə:Əhli beytllə qəsd edilən peyğəmbərin xanımları və onun ailəsinin kişiləri nəzərdə tutulub və ərəb dilidə ona işarət edirki, ANKUM daki müzəkkər cinsi bildirən mim hərfinə görə xanımların və kişilərin hamısı qəsd edilmişdir əgər sadəcə xanımlar nəzərdə tutulmuş olsaydı o zaman ANKUNNƏ və YUTAHHİRAKUNNƏ dən başqasın işlətmək caiz olmazdı."


bax gör Əhli beytdən (ə) məqsəd kimlərdir.

Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe Üe Muhammed b. Abdillah b. Nümeyr rivayet ettiler. Lâfız Ebû Bekr'indir. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Bişr Zekeriyya'dan, o da Mus'ab b. Şeybe'den, o da Safıyye binti Şeybe'den naklen rivayet etti. (Demiş ki) : Âişe şunları söyledi: Peygamber (s.a.a), üzerinde siyah yünden ma'mul nakışlı bir örtü olduğu halde sabahlayın (evden) çıktı. Derken Hasan b. AH geldi. Onu örtünün içine aldı, sonra Hüseyn geldi, o da beraberinde girdi. Sonra Fâtime geldi. Onula içeri aldı. Sonra Ali geldi. Onu da içeri aldı. Sonra: «Ey Ehl-i Beyt! Allah ancak ve ancak sizden ricsİ gidermek ve sizi tertemiz paklamak istiyor.» âyetini okudu. (Səhihi Müslüm, Səhabənin fəzilətləri kitabı, Rəsulullahın (s.a.a) Əhli Beytinin (a) fəziləti babı, hədis 61 (2424), ravi Aişə)

Bana Züheyr b. Harb ile Şûca' b. Mabled hep birden İbnı Jleyye'den rivayet ettiler. Züheyr dedi ki: Bize İsmail b. İbrahim rivayet etti. (Dedi ki) : Bana Ebû Hayyan rivayet etti. (Dedi ki) : Bana Yeb. Hayyân rivayet etti. (Dedi ki) : Ben Husayn b. Sebrâ ve Ömer b. Vlüslim Zeyd b. Erkam'e gittik. Yanına oturduğumuz vakit Husayn ona : Gerçekten ya Zeyd sen çok hayırla karşılaştın. Resûlüllahı (s.a.a) gördün; hadîsini dinledin; onunla beraber gaza ettin; ve arkasında namaz kıldın. Gerçekten yâ Zeyd, sen çok hayırla karşılaştın. Bize yâ Zeyd! Resûlüllahdan (s.a.a) işittiklerini rivayet et! dedi. Zeyd: be kardeşim oğlu! Vallahi yaşım geçti; vaktim ilerledi. Resûlüllahdan (s.a.a) bellediklerımin bazısını unuttum. Binâenaleyh size ne rivayet etmişsem kabul edin, neyi rivayet etmemişsem onu bana teklif etmeyin! dedi. Sonra şunu söyledi: Bir gün Resûlüllah (s.a.a) Mekke ile Medine arasında Hum denilen bir suyun başında aramızda hutbe okumak üzere ayağa kalktı ve Allah'a hamdü-sena etti. Va'z eyledi. Ve hatırlatma yaptı. Sonra şöyle buyurdu: «Bundan sonra, dikkat edin ey cemaat! Ben ancak bir insanım. Rabbİmin resulü gelip de ona icabet etmem yakındır. Ben size iki ağır yük bırakıyorum. Bunların birincisi içinde doğru yol ve nur bulunan Kitâbutlah'dır. Imdİ Kitâbullah'ı alın ve ona sarılın!» Müteakiben Kitabullah'a terğîb ve teşbîhde bulundu. Sonra: «Bir de ehl-i beytimi (bırakıyorum)... Ehl-i beytim hakkında size Allah'ı hatırlatırım!.. Ehl-i beytim hakkında size Allah'ı hatırlatırım!.. Ehl-i beytim hakkında size Allah'ı hatırlatırım!..» buyurdu. Husayn ona: "Onun ehl-i beyti kimlerdir yâ Zeyd? Kadınları ehl-i beytinden değil midir?" diye sordu. Zeyd: "Kadınları ehl-i beytlndendir. Lâkin onun ehl-i beyti ondan sonra sadakadan mahrum olanlardır," cevâbını verdi. Husayn: "Kimdir onlar? diye sordu. "Onlar Âli Ali, ÂIı Akîl, Âli Ca'fer ve Âli Abbâs'dır" dedi. Husayn: "Bunların hepsi sadakadan mahrum mudurlar?" dedi. Zeyd: "Evet!" cevâbını verdi. (Səhihi Müslüm, səhabənin fəziləti kitabı, Hz. Əlinin (ə) fəziləti babı, hədis 36 (2408), ravi Zeyd)

sevgili Ömər gördüyün kimi qadınlar da əhli beytdir. yəni ev əhlidir. amma bu şiənin dediyi yəni məsumluq və fəzilət baxımından deyil sadəcə qohumluq baxımındandır. şiədə bunu belə qəbul edir. ancaq bizim işlətdiyimiz Əhli beyt (ə) sözündən məqsədimiz Allahın seçib məsum və pak qıldığı şəxslərdir. buna misal olaraq bir çox ayədə var. məsələn Hz. Nuhun (ə) oğlu onun əhli beydindəndir ancaq, Allah onu əhli beyti saymır. bizim sözümüzdə budur. bəli Rəsulullahın (s.a.a) qadınları onun əhli beytidir ancaq bu bizim işlətdiyimiz mənada yəni məsumluq və paklıq mənasında deyil örfi mənadadır. elə buna görədə Əhli beyt 12 imam (ə) və xanım Fatiməni (ə) dir.

В теме: Əliyə vəhj nazil olub?

29 сентября 2009 - 10:08

Aykut555, deyəsən sən oxumağı bacarmırsan hə? subhani qardaş yuxarıda sənin verdiyin suala çox gözəl cavab verib, zəhmət çək oxu

Рейтинг@Mail.ru